📑 Davet Mektupları
‘’Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak, Allah'ın izniyle bir davetçi ve ışık saçan bir kandil olarak gönderdik’’ (Ahzap Suresi, 45-46)
Hz. Peygamber’in İslam’a Davet Mektupları
Dönemin hükümdarlarına İslam’a davet mektupları diplomatik gerekçelerden ziyade Hz. Peygamber’in vazifesiydi. O (a.s.v.) Allah tarafından seçildiği ilk günden itibaren ilahi mesajı yaymak ve tebliğ etmekle görevlendirilmişti. O’na daha ilk ayetler indiğinde bunu ailesine bildirmiştir,
‘’Yaratan adıyla oku.
O, insanı bir embriyodan yarattı.
Oku, Rabbin en cömert olandır.
Kalemle yazmayı öğretir.
İnsana bilmediklerini öğretti’’
Cebrail (Vahiy Meleği) o’na kırk yaşında, Hira Mağarasında tefekkür hâlinde iken, rüyet biçiminde göründüğü zaman şaşkınlık geçirmiştir, olanlara anlam verememiş ve gerçek anlamda çetin bir imtihan vermiştir. Ancak Allah o’nu sürekli teselli etmiş ve tebliğ için göreve çağırmıştır,
‘’Ey gizlenen,
Kalk ve uyar.
Rabbini yücelt.
Elbiseni temiz tut.
Kötülükten uzaklaş.
İhtiraslı olma.
Rabbin için sabret’’
Allah o’nu teselli ve terbiye ettiği gibi, O (s.a.v.) da kendisine inanan ya da inanmayanlara uyarılarda bulunmuş ve kendi ashabını teselli ve terbiye etmiştir. İslam’ın zuhuru Mekke’de olmuş da, İslami Toplum ya da İslam Devleti tam anlamıyla Medine Döneminde ortaya çıkmıştır. Medine Döneminde Yahudi, Hıristiyan, Müşrik ve çeşitli dini guruplarla anlaşmalar yapılır, dost ve düşman saflar belirlenir ve bu sebeple aynı zamanda farklılıkların bir arada yaşayabilme umudu olarak Hz. Peygamber’in başkanlığında bir teşkilatlanma süreci görüyoruz. Bu dönemde Hz. Peygamber’in dönemin güçlü hükümdarlarına göndermiş olduğu davet mektupları bu tebliğ sürecinin ve aynı zamanda diplomatik ilişkilerin doğal bir uzantısı olarak kabul edilebilir. Mekke’nin yakın bölgelerinde Hudeybiye’de Müşriklerle bir anlaşma yapan Hz. Peygamber Medine’ye geri döner. Hz. Peygamber (s.a.v.) bir gün ashabına şunları söyler,
‘’Aranızdan bazılarınızı, İslâm’a davet mektuplarıyla birlikte yabancı hükümdarların huzuruna göndereceğim. Gitmekten çekinmeyiniz. Bilâkis, Hz. İsa dinlerini tebliğ için kendilerini muhtelif memleketlere göndermek istediği zaman çekingen davranan ve onların dillerini konuşamadıklarını ileri sürerek mazeret beyan eden havariler gibi siz de gitmekte tereddüt etmeyin. O zaman, İsa’nın duası üzerine, hepsi de, mucizevî olarak, gidecekleri memleketlerin dillerini öğrenmişlerdi’’
Sanani (İran), Bizans, Mısır, Habeş ve Uman Meliklerine gitmek üzere aynı gün sefere çıkan sahabelere birer mektup teslim edilir. Hz. Peygamber, alt alta ‘’Muhammed – Resûl – Allah’’ yazılı biçimde kazınan mühürle mektupları mühürler. ‘’Muhammed Allah’ın Elçisi’dir’’ anlamına gelen ibarelerin en üstünde Allah ve en alt satırda ise Muhammed yer alır şekilde düzenlenmiş; yazı sıralamasına göre Muhammed en üstte yer almasına rağmen Allah’ın ismi en üste bırakılmıştır. Böylece Dihyet’ul Kelbi Bisans Kralı Herakliyus’a, Hüzeyfe’tü-Sehmi Sasani Kisrası’na, Amr bin Ümeyye Habeş Kralı Necaşi’ye, Hatıb bin Bata’a İskenderiye (Mısır) hükümdarı Mukavkıs’a ve Amr bin el-As ise Uman Meliklerine gönderilmiştir.
I. Bizans İmparatoru Heraklius’a
"Bağışlayıcı ve affedici Allah adına, Allah’ın Resulü Muhammed’ten, büyük Bizans hükümdarı Heraklius'a: Gerçeklik yolunu izleyene selam olsun! Eklemek isterim ki, seni İslam'a davet ediyorum. İslam'ı kabul et ki kurtulasın. İslam'ı kabul et ki, Allah değerini iki kat artırsın. Ama eğer kaçarsan, sana bağlı bulunanların günahı da senin üzerine olacaktır.
Ve siz Ehli Kitap sizinle bizim aramızda aynı olan söze geliniz ki biz ancak Allah'a taparız. Ona hiçbir şeyi şirk koşmayız ve aramızda kimse kimseyi, Allah'ın dışında sahip edinemez. Şimdi, eğer kaçarlarsa, şöyle deyiniz: Şahit olun biz Müslümanlardanız, Allah'a teslim olanlarız’’
بسم الله الرحمن الرحيم من محمد رسول الله إلى هرقل عظيم الروم: سلام على من اتبع الهدى، أما بعد فإني أدعوك بدعوة الإسلام، أسلم تسلم يؤتك الله أجرك مرتين وإن توليت فإن عليك إثم الأريسيين
(قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ تَعَالَوْاْ إِلَى كَلَمَةٍ سَوَاء بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ أَلاَّ نَعْبُدَ إِلاَّ اللّهَ وَلاَ نُشْرِكَ بِهِ شَيْئًا وَلاَ يَتَّخِذَ بَعْضُنَا بَعْضاً أَرْبَابًا مِّن دُونِ اللّهِ فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُولُواْ اشْهَدُواْ بِأَنَّا مُسْلِمُونَ)
Heraklius bu mektubu dinledikten sonra, Dihyet’ul Kelbi’yi hediyelerle birlikte uğurlar. Diplomatik mektupların orijinali bugüne ulaşmış olup Buhari, Müslim ve birçok İslam kaynağında geçer.
II. Sasani Hükümdarı II. Hüsrev Perviz’e
‘’ Bağışlayıcı ve affedici Allah adına,
Allah Elçisi Muhammed’ten, Sasani meliki Kisra’ya: Selam, hidayete tabi olup Allah’a ve Elçisine iman eden, Allah’ı bir bilip onun ortağı olmadığına ve Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna tanıklıkt edenlerin üzerine olsun!
Seni İslam’a çağırıyorum. Kuşkusuz ben yaşayan herkesi uyarmak ve kâfirlerin layık oldukları cezayı bulmaları için Allah’ın bütün insanlığa gönderdiği elçisiyim. Müslüman ol ve kurtul. Eğer kabul etmezsen Mecusilerin günahları da senin üzerine olacaktır.”
بسم الله الرحمن الرحيم، من محمد رسول الله إلى كسرى عظيم فارس، سلام على من اتبع الهدى، وآمن بالله ورسوله، وشهد أن لا إله إلا الله وحده لا شريك له، وأن محمدا عبده ورسوله، وأدعوك بدعاية الله، فإني أنا رسول الله إلى الناس كافة، لينذر من كان حيا ويحق القول على الكافرين فأسلم تسلم، فإن أبيت فإن إثم المجوس عليك.
Kisra’ya davet mektubunu Abdullah b. Huzâfe es-Sehmî götürür. Hz. Peygamber’in mektubu okunduğunda Kisra son derece hiddetlendi: “O benim kölemdir. Nasıl olur da bana mektup yazabilir” dedi ve mektubu yırtıp attı. Elçi bu durumu Hz. Peygamber’e iletince: “Allah onun mülkünü paramparça etsin” diye beddua etmiştir.
II. Hüsrev kısa bir süre sonra oğlu tarafından öldürüldü. Hz. Ömer döneminde de Sâsânî İmparatorluğu yıkılıp tarihe karıştı.
III. Mısır Meliki Mukavkıs’a
‘’Bağışlayıcı ve affedici Allah adına,
Allah’ın kulu ve Resûlü Muhammed’ten, Kıptilerin lideri Mukavkıs’a. Allah’ın selamı hidayet yoluna girenlere olsun. Ben seni İslam’a çağırıyorum. İslâm’a gir ki, selamet bulasın. Bunun karşılığında Allah sana iki kat sevap verecektir. Şayet kabul etmezsen bütün Kıptilerin de günahı senin üzerine olacaktır.
Ey Ehli Kitap! Sizinle bizim aramızda aynı olan söze geliniz ki biz ancak Allah'a taparız. Ona hiçbir şeyi ortak koşmayız ve aramızda kimse kimseyi, Allah'ın dışında sahip edinemez. Şimdi, eğer kaçarlarsa, şöyle deyiniz: Şahit olun biz Müslümanlardanız, Allah'a teslim olanlarız (3: 64)”
بسم الله الرحمن الرحيم, من محمد رسول الله إلى المقوقس عظيم القبط: سلام على من اتبع الهدى، أما بعد فإني أدعوك بدعوة الإسلام، أسلم تسلم يؤتك الله أجرك مرتين.
(قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ تَعَالَوْاْ إِلَى كَلَمَةٍ سَوَاء بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ أَلاَّ نَعْبُدَ إِلاَّ اللّهَ وَلاَ نُشْرِكَ بِهِ شَيْئًا وَلاَ يَتَّخِذَ بَعْضُنَا بَعْضاً أَرْبَابًا مِّن دُونِ اللّهِ فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُولُواْ اشْهَدُواْ بِأَنَّا مُسْلِمُونَ)
Mukavkıs elçi olarak gelen Hatıb bin Bata’a ikramda bulundu. O’nu cariye ve hediyelerle birlikte gönderdi. Hz. Peygamber’e gönderdiği iki câriye Mariye ve Sirin’dir. Müslüman olmayan Mukavkıs’ın şunları söylediği rivayet edilir,
"Ben, bir peygamberin geleceğini biliyordum. Ancak Şam'dan çıkacağını tahmin etmiştim. Çünkü daha önceki peygamberlerin çoğu oradan çıkmışlar. Doğrusu, son peygamberin, Arabistan'da, sertlik, darlık, yoksulluk ülkesinde çıkacağını da kitaplarda görmüştüm. Allah'ın kitabında sıfatları yazılı bulduğumuz peygamberin ortaya çıkma zamanı tam bu zamandır. Ne var ki ona uymak hususunda, Kıptiler beni dinlemezler. Ben, saltanatımdan ayrılmaya kıyamıyorum. O peygamber, ülkelere hâkim olacak, kendisinden sonra sahabeleri de bu meydanlarımıza kadar gelip yerleşeceklerdir. Sonunda şuradakilere üstün geleceklerdir."
IV. Habeş Kralı Ahsame’ye
“Bağışlayıcı ve affedici Allah adına,
Allah’ın elçisi Muhammed’ten Habeş kralı Ashame’ye. Kendisinden başka ilah bulunmayan gerçek hükümdar, mukaddes, selam, koruyucu ve kurtarıcı olan Allah’a hamd olsun. Tasdik edip tanıklık ederim ki; Meryem oğlu İsa Allah’ın Ruhu ve kelimesidir. Bu kelime kendisine dokunulmamış olan Meryem’e ilka edilmiştir. Böylece Meryem İsa’ya hamile kalmış, Allah, Ruh ve nefesinden olmak üzere Âdem’i nasıl yaratşsa onu da öylece yaratmıştır. Seni tek olan, eşi ve ortağı bulunmayan Allah’a davet ediyorum. O’na itaat konusunda karşılıklı yardıma davet ediyorum. Beni takip et, bana uy ve bana gelen şeye iman et. Gerçekten ben, Allah’ın elçisiyim. Bu nedenle seni ve etrafında bulunan askerlerini Allah’a iman etmeye çağırıyorum. Öğüt ve sözlerimi kabul etmenizi tavsiye ediyorum.
Amca tarafından yeğenim olan Cafer’i yanında az sayıda Müslüman grubuyla beraber sana doğru yola çıkarıyorum. O sana ulaşır ulaşmaz gurur ve büyüklüğü bir tarafa bırakıp onlara misafirperverlik göster. Selam gerçek hidayet yolu üzerinde bulunanlara olsun.”
رسالة الرسول إلى النجاشي
“بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ،
مِنْ مُحَمَّدٍ رَسُولِ اللَّهِ إلَى النَّجَاشِيِّ مَلِكِ الْحَبَشَةِ،
أَسْلِمْ أَنْتَ، فَإِنِّي أَحْمَدُ إلَيْك اللَّهَ، الَّذِي لاَ إلَهَ إلاَّ هُوَ، الْمَلِكَ الْقُدُّوسَ، السَّلاَمَ الْمُؤْمِنَ الْمُهَيْمِنَ،
وَأَشْهَدُ أَنَّ عِيسَى بْنَ مَرْيَمَ رُوحُ اللَّهِ، وَكَلِمَتُهُ أَلْقَاهَا إلَى مَرْيَمَ الْبَتُولِ، فَحَمَلَتْ بِهِ، فَخَلَقَهُ مِنْ رُوحِهِ، وَنَفَخَهُ كَمَا خَلَقَ آدَمَ بِيَدِهِ،
وَإِنِّي أَدْعُوكَ إِلَى اللَّهِ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، وَالْمُوَالاَةِ عَلَى طَاعَتِهِ، وَأَنْ تَتَّبِعَنِي وَتُؤْمِنَ بِاَلَّذِي جَاءَنِي،
فَإِنِّي رَسُولُ اللَّهِ، وَإِنِّي أَدْعُوكَ وَجُنُودَكَ إلَى اللَّهِ عز وجل، وَقَدْ بَلَّغْتُ وَنَصَحْتُ، فَاقْبَلُوا نَصِيحَتِي، وَالسَّلاَمُ عَلَى مَنِ اتَّبَعَ الْهُدَى”
Necâşî Amr bin Ümeyye ed-Demri iyi karşılamış ve Müslüman olmuştur. Hz. Peygamber’e yazmış olduğu cevap,
“Bağışlayıcı ve affedici Allah adına,
Necâşî Ashame b. Ebcer’den, Allah’ın elçisi Muhammed’e. Ey Allah’ın elçisi! Kendisinden başka ilah olmayan ve beni İslâm’la şereflendiren Allah’ın selamı, rahmet ve bereketi senin üzerine olsun. Hz. İsa’dan bahsettiğin mektubun bana ulaştı. Göğün ve yerin rabbine andolsun, İsa senin anlattığın gibidir. Bize gönderdiğin mesajı aldık. Amcazadeni ve arkadaşlarını ağırladık. Ben senin Allah’ın elçisi olduğunu tasdik ederek tanıklık ediyorum. Amcazadene ve arkadaşlarına sana olan bağlılığımı bildirdim. Onun huzurunda âlemlerin Rabbi olan Allah için Müslüman oldum. Sana oğlum Urha’yı gönderiyorum. Ben sadece kendimden sorumluyum. Ey Allah’ın elçisi! Gelmemi istersen gelirim ve senin her sözünün gerçek olduğuna şahadet ederim. Selâm sana Ey Allah’ın Elçisi!’’
Daha sonra Necâşî’nin vefat haberini alan Hz. Peygamber Medine’de gıyabi cenaze namazını kıldırmıştır.

Yorumlar
Yorum Gönder