📑 Bilgi Nedir?
Varlığı bilmek için bilgiye ihtiyaç duyarız. Sanırım ilk Felsefi icraat alanı bilgi konusu olsa gerek. Bunun için de doğru bilgiye ulaşmak için bilgi kaynaklarını kullanırız.
İnsanlar arasındaki fikir ayrılıklarının nedeni farklı bilgi kaynakları ve bu bilgi kaynaklarını yorumlamadan kaynaklanıyor.
Mesela evren nedir, varlık nedir; metafizik varlıklar var mıdır, tanrı var mıdır, insan nedir?
Ontoloji alanına giren bu tür soruların cevaplarını verebilmek için güvenilir bir bilgi kaynağı bulmak gerekir.
Bilgi kaynakları konusunda birçok yöntem ortaya çıkmıştır.
— Deneycilik (Bilimcilik) modern dünyada en çok tercih edilen yöntemdir. Doğru bilgi elle tutulur gözle görülür bilgilerdir.
— Şüphecilik (Septizm) Hiçbir bilgi kaynağına güvenmemektir. Belki de her şey aldatmacadır. Bizim var olmamız bile kesin olmayabilir. Duyu organları, akıl, din, sezgiler, her şeyde çelişkiler ve güvensizlik olabilir.
— Akılcılık (Rasyonalizm) Doğru bilgiler akıl yürütmekle elde edilebilir. Dolayısıyla bir şeyin doğru olması için elle tutulur gözle görülür olması gerekmez. Örneğin yer çekimi ya da doğal seçilim kanunlarını görmeyiz ama var olduklarını etkileriyle biliriz.
— İmancılık (Fideizm) tüm bilgiler problemli olabilir. Akıl, deney ya da başka yöntemlerle ulaştığımız bilgiler gerçek olsalar bile özlerini ve hakikatlerini sınırlı akıl ya da duyu organları ile bilmemiz mümkün değildir. Dolayısıyla en doğru bilgiyi her şeyi yaratan verebilir. O halde Allah'ın kitabı (vahiy) en doğru bilgileri içerir. Çünkü bu bilgileri veren her şeyi bilen Allah'tır. Peki, vahyin/kutsal kitabın Allah tarafından olduğu ne malum, belki de uydurmadır. Burada araştırma/yöntem olarak akıl, sezgi, deney ve gözlemi (bilimi) kullanıp Allah'tan olduğunu bildikten sonra teslimiyyet gerekir ama aklı ve bilimi mutlak kaynak değil araç olarak kabul ederek vahye ulaşırız. Örneğin nehrin diğer tarafına geçene kadar araçlar (kayık vs.) kullanılabilir, burada kayık sadece geçici aracımızdır, esas amaç karşıya geçmektir. Hatta hiç araca ihtiyaç duymadan beden gücüyle yüzerek dahi karşıya geçmek mümkünse gidilebilir. Ama ulaştıktan sonra bu araçların hiçbir hükmü kalmayacaktır. İşte aklın ve bilimin dindeki hükmü budur. Önemli olan iman etmektir. İman ise bazen hiçbir gerekçeye dayanmayabilir. Gerek taklidi iman gerekse tahkiki olsun iman eden kişi doğru bilgiye ulaşmıştır. Kur'an-ı Kerim vahiy dışı bilgileri zanni ve tahmini bilgiler olarak sınıflandırmıştır.
Kalem Suresi, 37-38: "Yoksa elinizde okuduğunuz bir kitap var da orada istediğinizin sizin olacağı mı yazılı?"
Yunus Suresi, 36: "Onların çoğu sadece zanla, tahminle karar verdikleri şeylere uyarlar. Halbuki zan, hiçbir şekilde hakkın, Allah'tan gelen vahyin, ilmin yerini tutmaz. Allah onların sergilemeye devam ettikleri davranışlarını biliyor. Onların çoğu zandan başka bir şeye uymamaktadır."

Yorumlar
Yorum Gönder